METİN GÖKTEPE’nin Hayaleti EYÜP SULTAN Semalarında

Eyüp tarihinin kara lekesi gibidir METİN GÖKTEPE…Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, 8 Ocak 1996’da Ümraniye E Tipi Cezaevinde öldürülen tutuklular Orhan Özen ile Rıza Boybaş’ın cenaze törenini izlemek için Alibeyköy’e gitmiş, basın kartı olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmayan Göktepe, yüzlerce insanla birlikte gözaltına alınmıştı.

Eskiden Eyüp Kapalı Spor Salonu olan, şimdilerde ise EYÜP Stadının olduğu yer olarak bilinen alandaki binaya götürülen Göktepe, burada polislerin şiddetine maruz kalmış ve dövülerek öldürülmüştü. Ne acıdır ki; Metin Göktepe'nin duvardan düştüğü iddia edilmişti ölüm sebebi olarak…

Yıllarca davası sürdü, sevenleri ve dostları takipçisi oldular mahkeme salonlarında. Açılan dava ilk olarak; İstanbul'dan Aydın'a, daha sonra da "güvenlik" gerekçesiyle Afyon'a taşındı. Türkiye'nin en önemli gazetecilik dayanışmasından birini ortaya çıkaran bu davada; gazeteciler adalet için her bir duruşmada mahkeme salonlarını doldurdular ve bu adalet takibi tam 4 yıl sürdü.

Dava süreci, beş polis memuruna "kastı aşan insan öldürmek" ve "faili belli olmayacak şekilde insan öldürmek" suçlarından verilen yedişer yıl altışar ay hapis cezasının onanmasıyla bitmişti fakat mahkûm polislerin cezalarının tamamlanmasına 19 Aralık 2000'de yürürlüğe giren Şartlı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası engel oldu.

Yerini bulmayan adalet, yine herkesin yüreğini sızlattı. Sadece bir polis memuru ceza aldı, o da cezada Yargıtay'ın kararı bozmasından sonra 20 ay hapis ve beş ay kamu hizmetlerden uzaklaştırma cezası idi.

Metin Göktepe’nin bu yıl öldürülüşünün 24. yıldönümü ve önceki yıldönümleri gibi hep o EYÜP Kapalı Spor Salonu ifadesi içimi acıtır. Eyüp’te yaşayan biri olarak, adaletin yerini bulmadığı ve semtimizde genç bir gazetecinin öldürülmüş olmasıyla burkulurum.

Belki bir gün Eyüp’te Metin Göktepe’nin unutulmayacağı bir Özgür Gazetecilik Anıtı ve kütüphanesi kurulur da, Eyüp semalarında dolaşan huzursuz ruhu sonsuza kadar rahat erer!