Erdoğan-CHP Koalisyonu

Polisiye filmlerin meşhur klişesidir. Katili arıyorsan ya parayı ya da kadını takip edeceksin.

Hükümet kurulurmu veya nasıl kurulur diye merak ediyorsan, Erdoğan’ın söylediklerini takip edeceksin.

7 Haziran seçimlerinden sonra İktidar’ın 258, Muhalefet’in 292 olarak düşünülen sandalye sayısı, MHP “hiçbir şekilde HDP ile aynı kareye girmem” deyince şöyle değişti:

İktidar AKP 258

Muhalefet CHP 132+HDP 80=212

Tarafsız MHP 80

Ve de bu tablo Erdoğan’ı direksiyona oturttu.

İlk neticesini de Meclis Başkanlığı seçiminde aldı.

Kiminle koalisyon?

CHP, MHP ve HDP’nin öncelikli şartı Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlar içinde görev yapması.

Erdoğan ise “ben anayasal sınırlar içinde kalmam, bildiğimi yaparım” derken “koalisyonu AKP ile değil benimle yapacaksınız” demek istiyor.

Aslında muhalefetin elinde fazla koz yok, Erdoğan’ın ise çok. Diyor ki,

Tekrar seçim için Meclis kararına gerek yok, zaman dolunca bu kararı kendim alabilirim,

Mevcut Hükümet seçime kadar işbaşında olacağı için zaten Saray’ım emniyette,

Seçime devlet olanaklarıyla girerim,

Tekrar seçimde AKP oylarında 2-3 puanlık artışla hükümeti benim adamlarım kurar.

Hangi turlar?

Partiler arası nafile turları mı, yoksa Erdoğan’ın kendi turlarını mı takip edelim?

Bence Erdoğan’ın ne dediğini ve Deniz Baykal’la, Celal Doğan’la -ve bilmediğimiz başka kimler varsa- yaptığı turları takip etmek daha doğru olur.

“Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımıyorum” derken Hükümet’in kararını tanımıyorum diyor.

AKP-CHP hükümeti olursa, bu hükümetin de kararlarını ister tanırım, ister tanımam diyor.

Yani hükümeti AKP ile değil benimle kuracaksınız diyor.

Yoksa tekrar seçime giderim diyor.

Bu durumda ortalıkta hangi seçenekleri bırakıyor?

Tekrar seçim,

Veya, Erdoğan-CHP koalisyonu.

Tekrar seçimin asıl hedef olduğunu bir önceki yazımda belirtmiştim.

Peki “Erdoğan-CHP koalisyonu mümkün mü?” diye sorarsanız;

Neden olmasın,

Ne de olsa fay hattının Belediye Meclis kararı ile değiştirildiği bir ülkede yaşıyoruz.