İSTANBUL’UN FETHİNE KARŞI DUA EDEN DERVİŞ

Son haftalarda İstanbul’un Fethi ve bu olayla bağlantılı anma ve kutlama etkinlikleri herkesin gündeminde çokça yer aldı. Kutsal bir günmüşçesine kutlamalar yapılan bu tarihsel dönemle ilgili az bilinen ve Fetih kuşatmasında, Bizans’ın yanında yer alan ve dualarıyla Akşemsettin’in korkulu rüyası haline gelen Ya Vedüd Sultan adlı dervişten bahsetmek istiyorum.

Bilindiği üzere İstanbul’un hemen her köşesinin, tarihi anıtlarının mitleri, onlarla ilgili öyküler ve insanların kabul ettiği bazı inanışlar vardır. Bunlar arasında Yâ Vedûd Sultan ile ilgili olanlar Eyüp Semti ile Ayasofya’yı ayrılmaz biçimde birbirine kaynaştırmıştır. Günümüze kadar ulaşmış bazı söylentilere göre Yâ Vedûd Sultan’ın gerçek isminin Abdülvedûd olduğu, İstanbul’un fethinden önce Buhara’dan gelmiş, Bizans İmparatorunun izniyle Ayasofya yakınına yerleşmiştir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Ya Vedut Sultan hakkında bize şu efsaneyi anlatır:

“Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u kuşatırken, kuşatmanın neden o kadar uzun sürdüğünü ve Bizanslıların nasıl o kadar dayanabildiklerini merak ediyor ve ordunun şeyhi olan Akşemseddin’e bunun nedenini soruyor. Akşemseddin, Konstantiniye ‘de Yavedut Sultan isminde çok inançlı birinin olduğunu ve Konstantiniye’nin Osmanlıların eline düşmemesi için içten dua ettiğini anlatıyor. İstanbul’un fethinin ancak Yavedut Sultan öldükten sonra gerçekleşeceğini söylüyor ve Yavedut Sultan’ın tam elli gün sonra öleceğini bildiriyor Sultan Mehmet’e. Kuşatma gerçekten elli gün daha sürüyor.

İstanbul Osmanlıların eline geçtikten bir gün sonra Sultan, Ayasofya’yı ziyaret ediyor ve orada göğsünde kan rengi bir yazıyla Yavedut yazan bir ceset bulunuyor. Bunu gören ve Sultan’a refakat eden Şeyh, Sultan’a ‘İşte kuşatmanın o kadar uzun sürmesi bu adamın dualarındandır, Padişahımıza bildirmiştik bunu’ diyor. Etraftaki Şeyhler cesedi yıkamaya kalkışınca, bir ses duyuluyor; ‘Yıkamayın! O şimdi yıkanmış ve cennete kabul edilmiştir bile, onu toprağa verin.’ Şeyhler, tabii ki şaşkın kalıyorlar, cesedi tabuta koyuyorlar.

Tabutu kaldıracakları anda, tabut kendiliğinden denize doğru uçuyor, orada bekleyen bir tekneye yerleşiyor. Tekne çok büyük süratle Haliç’e doğru gidiyor ve tabut orada hazırlanmış bir mezara konuyor. Mezarın defnedildiği yer, bugün Ya Vedud türbesi diye bilinmektedir. Halifelerinden olan Tokmak Dede de türbede medfundur. Ya Vedud Sultan türbesi Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından 1875 yılında yaptırılmıştır. Cesedi taşıyan teknenin karaya çıktığı yerin ismi de Yavedut İskelesi oluyor.

Yüzyıllar sonra, Yavedut’un Türbesi İBB’nin yol çalışmaları sırasında türbesinin yıkılıp yol yapılması nedeniyle birkaç kere yepyeni dozerlerin kepçeleri ile ziyaret ediliyor. Fakat Yepyeni Dozerlerin kepçeleri kırılarak yıkım gerçekleşemiyor. Duruma şahit olan Kepçe operatörleri iş makinalarını bırakıp kaçıyorlar. Son çare olarak Türbenin tüm taşları numaralandırılarak, parçalara bölünüyor ve bugünkü yerine aynı şekilde naklediliyor.

İstanbul’un fethinde Müslümanlara karşı, bir Müslüman şeyhin duaları ve gönderilen top güllerini kendi elleriyle sur dışına atması da çok ilginç hadiselerden. Tarihte özellikle, Akşemsettin vurgusu dışında Ya Vedud’un çok fazla ilgi görmemesi ve nesillere aktarılmaması nedeniyle, bölgemizin hem yakınında olan Türbesi ve Camii ile bölge halkına hatırlatma görevi bize düştü..

Kaynak:

  1. İstanbul Ansiklopedisi – Reşat Ekrem Koçu
  2. Evliya Çelebi – Seyahatname
  3. Jöntürk.com